Das Experiment Film Analizi
Film
yapay hapishane ortamında gerçekleştirilen bir psikolojik deneydir. Film
Stanford üniversitesinde gerçekleştirilmiş bir deneyi konu almıştır. Filmde
sıradan insanların, hapishane gibi katı kuralların ve disiplinin hakim olduğu
bir ortama girmeleri durumunda birbirleri ile ne türden ilişkiler
geliştirdikleri üzerinde ayrıntılı olarak işlenmiştir. Katılımcılar gazete
ilanı ile 40.000 Mark karşılığında seçilmiş olup farklı kültür ve ırklara
sahiptir. Ayrıca deneyin başında tüm deneklere deneyin tam olarak ne olduğu,
nelerle karşılaşılabileceği, haklarının ne olduğu anlatılmış; can güvenlikleri
garanti edilmiştir. Kişilerin gerçekten hapishane ortamında olduklarını
hissetmeleri ve kendilerine verilen mahkûm ya da gardiyan rolünü benimsemeleri
ve özümsemeleri istenmiştir. Ayrıca gerçek bir hapishane ortamı
kurgulanmıştır. 14 günlük deneyi konu
alan filmde ponaptikon metodu kullanılarak doktorlar tarafından gerek
mahkûmların gerekse gardiyanların davranışları gözlemlenenmiştir.
Gerek
mahkûmlar gerekse gardiyanlar bunun bir deney olduğunun farkında olarak birbirlerine
karşı kibar ve şakacıdırlar. Ancak çok kısa süre sonra özellikle gardiyanlar
rollerini çok fazla benimsemiştir. Mahkûmları kendi hegemonyaları altına almak
adına farklı yöntemler geliştiriştir. Öncelikli olarak itaat ettirmek için
aşağılama, utandırma, hakaret etme, hatta deneyin son günlerine doğru şiddet
uygulama gibi yöntemlere başvuru yapmışlardır.
Mahkûm
ve gardiyanların davranışlarını inceleyecek olursak; öncelikli olarak iyi ve
kötü kavramını konuşabiliriz çünkü filmde katılımcılara uygulanan testlerden
birinin, hızlı gösterilen şiddet içerikli görüntülere yönelik tepkileri
ölçüldüğünü düşünecek olursak şiddet eğilimi yüksek olanların gardiyan olarak
seçilmiş olabilir. Bu bağlamda iyi gözükse bile bilinçaltında şiddet eğilimli
olan ve baskın olmayan karakterlerin rollerini benimsemesinden kaynaklı olarak ortamın
koşullarına göre kötü olduğunu ve kötü davranışlar sergilediğini görülmüştür. Mahkûmların
itaat etmemelerinden kaynaklı olarak gardiyanların kendilerine verilen
yetkilerine güvenerek kötü davranışlar sergilediği görülmüş öyle ki katılımcılar
gözetlenmenin dışına çıkıp gardiyanların mahkûmlara şiddet uyguladıkları
görülmüştür. Grup davranışlarında ise şakalaşmalar ve neşeli olarak başlayan
ilk günde “birbirinizi numarayla çağırın”,
“gardiyanlara “Sayın gardiyan, efendim” vb. diye hitap edin”, “ışıklar sönünce
konuşma yok”, “yemekleri bırakmak yok; hepsini bitirin”, “gardiyanlara itaat
edin”, “itaatsizlik cezalandırılacaktır” söylemleri yerini şiddet içerikli gaz,
ceza, çıplak bırakma, hücreye kitleme, bağlama daha sonra dövme, üstüne işeme, tecavüze
yeltenme, azını bantlama, kara kutuya koyma hatta öldürmeye kadar ilerlemiştir.
Hâlbuki filmin en başında “şiddette başvursanız deney biter” denmişti. Fakat
kişilik farklılıklarına bağlı olarak işler çığırından çıkartı. Çünkü gardiyanlar
arasında bastırılmış, silik olan kişinin birden lider konuma geçmesi elde etmiş
olduğu otoriteyi kullanarak olaylarda şiddet yolunu tercih etmesi, kameralı
gözlüğü ile gizlice gazetecilik yapmak için deneye katılan gazeteci ve
gazetecilik güdüsü ile olayları şiddetlendirmesi tepki gösterme, itaat etmeme yargımla
ve isyan çıkartma gibi. Deneyi raporlamak amacıyla bir askerin katılması ve
uzun süre tepkisiz kalması. Lider gardiyana itaat etmediği için
cezalandırılması, Ferrari hayali ile sürekli kendisini denek olarak kullandıran
kişi… Olaylara birbirinden farklı tepki gösteren zıt karakterli katılımcıların
olayların şiddetinin artmasından sonra grup psikolojisi ile harekete geçip mahkûmlar
gardiyanlara karşı savaşması ve aynı şekilde ipin ucunu kaçıran gardiyanların
hem mahkûmlara hem de doktorlara karşı otorite kurarak her birini cezalandırma
isteği görülmüştür. Olay örgüsünde ilginç olan bir diğer nokta ise gazeteci ve
kadın ilişkisidir. İkisininde travma sonunda tanışması ve kısa bir sürede güçlü
bir bağ kurmalarına sebep olmuştur. Öyle ki gazeteci hapishane deneyinde
yaşamış olduğu travmalarda ise bulunduğu ortamdan uzaklaşmak için en yakınında
bağ kurduğu kişiyi hayal etmiştir.
Sonuç olarak, yönetim ve organizasyon perspektifinde filmi
değerlendirecek olursak, gücün kontrolsüz olarak kullanıldığı özellikle
gardiyan rolündeki kişilerin tatmış olduğu üstünlük hazzı gruplar arasında
savaşa yol açmış ve iki grup deney olduğunu bildikleri halde empati kurmak
yerine acımasızca düzen kurmaya çalışmıştır ve görevlerini içselleştirmeleri
ile başlayan sadist eylemler gerçeklik algısının yitirmesine bağlı olarak bir
savaşa dönüşmüştür. Ayrıca yoğun baskı ve stres altında kişiliklerin nasıl
değiştiği ve yapay bir güç faktörü ortaya çıkmış ve kişiler kontrolden çıkarak
etik dışı ve insan haklarına saldırı niteliğinde davranışlar ortaya çıkmıştır. Katılımcılardan
bazıları deneyi bırakmak istese bile deneğin talebinin reddedilmesi de deneyin
etik olmadığının göstergesi olmuştur. Kişiler ruhsal olarak ciddi sarsıntılar
yaşamakla kalmayıp hayatını kaybetme noktasına gelmiştir.